İçeriğe geç

Şiirin Gönlüyle Remzi Sevinç’ten “366. Gün”

Oğuz TÜMBAŞ

Teyzemler Ceyhan’da otururlardı. Ben de ortaokulu Ceyhan’da bitirdim, lise 1. sınıfı Ceyhan’da okudum. Ondan öncesinde hediyelim r yıl yaz tatillerinde annem bizi Ceyhan’a götürürdü. Teyzemler Ceyhan’da Burhaniye Mahallesi’ndeki bir sokakta otururdu. Ceyhan Nehri’nde çok çimmişliğim vardır. Yazlık sinemalarında ağıtlı ne çok Türk filmi izlemişimdir. Kışlık Asri Sinema’da izlediğim o Türk filmlerini de hiç unutmadım.
İlk yazımı da “İleri” adlı gazetede yayımlanmıştım. Şiire orada heveslendim. Kitap okuma merakım da Ceyhan’da başladı. Küçük boyutlu Varlık Yayınları’nın ne çok kitabını almıştım o zamanlar.
Ceyhanlı birini gördüğüm zaman da çok heyecanlanırım, duygulanırım. Bülent Güldal, Tacim Çiçek, İbrahim Oluklu bildiğim, dost olduğum Ceyhanlı şair, yazarlardır.
Şimdi bir Ceyhanlı Remzi Sevinç’in 366. gün kitabıyla buluşunca, filmi geriye sarıp Ceyhanlı anılarımı izledim.
Remzi Sevinç, çocukluk yaşamımda önemli yeri olan Adana’nın Ceyhan ilçesinde 1952 yılında doğmuş. İlk, orta ve lise öğrenimini Ceyhan’da tamamlamış. Çapa Diş Hekimliği fakültesinde 3. sınıf öğrencisiyken ayrılmış.
Şiire lise yıllarında heveslenmiş. 1980’lerde daha düzenli şiir yazmaya başlamış.
Demek ki Remzi Sevinç’le 1958-61 arası Ceyhan’da aynı havayı solumuşuz. Ben ondan 6 yaş büyük abisi olarak geçirmişim dört yılımı.
366. Gün (*) Paris’ten geldi. Çünkü Remzi Sevinç 1977 yılından beri Paris’te yaşıyor. Birikmiş şiirleriyle esenledi beni.
Daha ilk şiirde geçmişten, çocukluğundan kalan bir Ceyhan görüntüsüyle başlıyoruz kitaba:
Selami’yi vurdular / Ceyhan’ın ortasında / Ay doğamamıştı, alaca karanlıktı / Selami’yi vurdular kollarında sevdasinçı
Anımsadığım kadarıyla Caynak da tren istasyonunun öte yanındaki yerleşim yerinin adıydı. Remzi Sevinç de “Küçük kuşuydum Caynak’ın / Köprü başında, ırmağın sularında / Kumlarda” diyerek anıyor Caynak’ı.
Vuslat şiirinde yine bir Ceyhan resmi var. “Kızkardeşim, Ramazan, biz / Ve Kadir ustanın ıslak ve bin yıllık / Timurlenk gözleri / Sararmış albümlerde eski Ceyhan’ı / Konuşuyorduk / Dino’ya ayıp olur belki, çekmiyoruz / Bu akşamın resmini”
Şiirlerine girdikçe Remzi Sevinç’in anılarıyla, özlemleriyle buluşuyoruz sık sık. Gurbette olmanın hüznü, geriye dönüşleri olmalı. Doğduğu topraklara, coğrafyaya olan bağlılığını, sevdiklerine duyduğu özlemi kimi zaman açıkça, kimi zaman gizli bir sesle dile getiriyor.
366. gün ne ola ki diye sormadan geçemiyor insan. Bir başka heyecan, özlem, anma, anneler günü ve annelerinin gülleriyle karşılaşıyoruz.
“Garson, / bir kahve istiyorum / Güzelliği de koy yanına / Bir çocuğun gülüşündeki / İçinde dünyaları taşıyan / Sabırsız / Ve yerinde durmayan / Biraz da çiçek getir / Pembe bir gül / Bir de beyaz mutlaka”
Remzi Sevinç şiirlerini tıka basa yığmamış sayfalarına, anlatımı sade, imgeleri incelikli, yerinde; sözünü dolandırmıyor, okurken yormuyor bizi. Toplumsal konuları, ülkesinde yaşananlardan uzak kalmıyor, güncelle ilgili. Ermenek’teki maden kıyımını, Soma’daki grizu olayını, Berkin Elvan’ı, Ankara tren garındaki bombalı saldırıyı…Bir sitemi de var Sevinç’in “Kitaplardan da Kovdular” derken:
“Biz / Bütün imla kitaplarından / Kovulduk / Ne yapsınlar / Onlar da haklıydılar / Hiçbir kurala uymuyorduk / Ama, nasıl uyardık ki / Hep / Ayrı yazmak istiyorlardı bizi”
Ben sevdim Remzi Sevinç’in şiirlerini. Bilgiçlik taslamayan, şiire saygı duyan, şiirini okutturan… Gelecek kitaplarını da merakla bekleyeceğim.
(*) 366. Gün, Remzi Sevinç şiirleri, Klaros Yayınları, 1.basım, Kasım 2020, 156 sayfa

Tarih:Basın Köşesi